Uykudan uyandım ve etrafıma bakmaya başladım.Sadece bir saat uyumuş olmalıyıdm.Uykumu hiç alamamış bir his vardı içimde.Saatime eğilip baktığımda tam on gün ve yirmi üç saat uyumuşum.Uyuduğum yer ile uyandığım yer aynı değildi.Etrafımda tavşana benzeyen garip canlılar dolaşıyordu.Sevimli olup da  ürpertici olan başka bir canlı daha görmemiştim.Biri üzerime doğru zıpladı , düşüncesizce elimde ki kılıcı salladım ve yaratık ikiye bölündü.Yaratıkta mavi kanlar akmaya başladı.Nasıl bir yerde olduğum daha fazla merak uyandırdı.

 

öykü
kısa öyküler

Bilmediği yere düşen her canlı gibi etrafı gezmeye başladım.İlerledikçe tabelasında Ölümsüzler yazan bir ormana doğru yürümeye başladım.Korkarak attığım adımlar kalbimi titretiyordu.Sonunda ormandan içeri girme cesareti bulup adımımı attım.Çılgın kahkahalar duymaya başladım.Kahkahalar cam krıkları gibi her tarafa saçılıyordu.Fakat ormana girmeden hemen kahkaha sesi duyulmuyordu.Burada yaşayan canlılar sanki neşe çığlıkları atıyor gibi geldi bana.İlerlemeye devam ettikçe kahkahalar yükseliyordu.Burada kayalar kırmızı , ağaçlar turuncu ve hayvanlar garipti.Az ileride kırmızıdan daha kırmızı bşr kayanın dibinden yükselen mutlu bir kahkaha duydum.”Kahkaha bu dedim “ kendi kendime.Kahkaha atan insanlar ne kadar kötü olabilir diye düşündüm içimden.Kayanın dibine yaklaştığımda büyük bir sincaba benzeyen , kuyruk yerine de akrep kuyruğu olan bir canlı gördüm.Canlının ayakları parçalanmış ve mavi sıvılar fışkırıyordu.Buna rağmen kahkaha atıyordu.Yaratığın parçalanmış ayaklarını o sevimli tavşana benzeyen yaratıklar yiyorlardı.Onlar ise acı acı iniltiler çıkarıyoarlardı.Sanki ölüyorlardı…Burada ölüme kahkaha , yaşamaya ise acı çığlıklar atılıyordu.Burası farklı bir yerdi belliydi.

 

Oradan hızlıca uzaklaşmaya çalışırken ayaklarımın altı boşaldı sanki…Kendimi derin bir çukurda buldum.Çukurdan yukarı baktığımda oradan çıkamayacağım imkansızdı neredeyse.Çukurun içini gözetlerken bir delik olduğunu fark ettim.Deliğe doğru yürüdüm ve “gelme ,gelme” diye bir ses yankılanıyordu.Bu sese rağmen delikten içeri girdim ve ses devam etti.Bir anda garip bir şekilde ürperdim .Fakat ses bu defa “gelme “ diye yankılı bir şekilde daha gür gelmeye başladı.Tam delikten çıkacakken fikrimi değiştirdim ve yürümeye devam ettim.Tünelde ilerledikçe ayaklarımın beni taşımadığını hissettim.Nihayet tünelin sonuna geldim.Yolun sonunda geniş bir alan ve duvarlarda 21 adet delik vardı.Alanın ortasında kafasında bir maske olan tek kolu olmayan , topal bir yaratık vardı.Yaratık tekrar bana baktı ve bana gel işareti yaparak “gelme”dedi.Ne söylediğine aldırış etmeden yaratığa doğru yürüdüm.Tam yanına kadar sokulacakken biraz geri gitmemis ister gibi el işareti yaptı.İşareti yapargen “Biraz gelé” dedi.Galiba burada gel git ve git gel demekti.Kafamda bu tür sorular varken yaratık konuşmaya başladı.Burası dedi “ kimse gelmeni istemediğini zannettiğinde gel diyen , herkes gelmeni istediğini zennettiğinde gitmen gereken bir yer” dedi.Devam etti duvarda 21 delik var dedi.Sen artık bu deliklerden birinden geçmek zorundasın.Ya bu delikleri tercih eder bir yerlere gidersin ya da geri döner çukurun yüksek duvarlarına bakarak çaresizliği seçersin dedi.Ve hiç susmadan “ nereye gideceğin belli değil ama 21 seçeneğin ve 21 şansın var .Nereye gidersen git gittiğin yer senin seçimin olacak”dedi.


Saatlerce alanda dolaşı durdum.Tek kollu yaratık taş kesmiş gibi hareketsiz öylece durdu.Ne sorsam cevabı yoktu.Bu suskunluğun karşısında ne yapacağımı bilemedim.Sabırla bekleyen yaratık morel olarak hiç etkilenmiyordu.Sonunda dayanamayarak 7 numralı deliği seçtim ve yüksek sesle bağırdım.Yaratık “olmaz , 7 olmaz”diye bağırdı.Neden diye bağırmama rağmen sorularıma yanıt vermedi.Saatlerce susmaya devam etti ben ise çılgınlar gibi orada dolaşıyordum.Yine dayanamadan bir rakam söyledim.”11 olsun” dedim .Yaratık yine “ hayır “ diye haykırdı.Halime acıdığından mı bilemiyorum ama yaratık bir ipucu vermek istedi.Burası herşeyin tersi dedi.Mutlu olmak için mutsuz olan bir şeyi seçmelisin dedi.Ve devam ederek Buraya geldiğin gün hangi gündü diye sordu yaratık.Ayın 23 diye yanıt verdim.23 numarayı seçmemi istedi.Ama delik 21 taneydi.Bende 2 ve 3 sayılarını toplayım 5 numaralı deliği seçtim.Deliğe doğru ilerlemeye başladım.Yaratıktan hiç ses çıkmıyordu.Sonunda deliğe rastladım ve içeri doğru girdim.Tam o sırada ayaklarım kaydı ve birkaç dakika boyunca kayarak delikten çıktım.

 

Ne olduğunu anlamaya çalışırken geldiğim yerde duvarda 21 delik vardı ve yeni gittiğim yerde ise sadee tek bşr delik vardı.Galiba hangi deliği seçersem seçeyim aynı yere gelecektim.Gideceğim yerin aynı olacağanı bilip de seçenek sunmak nasıl birşeydi.Düşüncelerle etrafı incelerken dikkatim etraftaydı.Deliğe düştüğüm yerin yanına gelmiştim.Tam bu sırada duvar gibi bir yerde 5 numarasının yazılı olduğu bir buton vardı.O butona basmam gerekiyo  gibi hissettim.Butona doğru yürüdüm ve butona bastım.Tam ne olduğunu anlayamadan vücudumun tel tel ayrıldığını hissettim.Bir anda zihnimin bir yere taşındığını hissetmeye başladım.Bu bir ışınlama aletiydi.Bir süre sonra gök yüzünde bedenim tekrar kendine geldi.Bir anda aşağı doğru düşmeye başladım.Tam ne olduğunu anlamadan tam olarak nehrin 10 cm gerisine yere çakıldım.Her tarafım kırık dökük içinde gibiydi.10 cm farkla ölüme doğru sürükleniyordum.bu sırada yanıma bazı insanlar toplanmaya başladılar.Biri mırıldandı “ ışınlanma makinası 10 cm sağa ve 10 cm sola ışınlar .Bugün 10 cm sağa senin yok oluşun oldu”dedi .Ölüm çok kısa bir mesafeyle gelmek üzereydi bana.Doğru yere gelmek doğru şekilde gelmeyince bir işe yaramıyordu….

 

Post a Comment